İş Yaşamında Pasif Agresif Davranışlar (Gizli Öfke)
Öfke sorunu yaşayan birçok insanın bilinçaltında anne, baba veya başka bir otorite figürünün geçmişte kendisini kontrol altında tutması ve belirli bir kalıba sokmaya çalışması vardır. Kişi kontrol edildiğini değil, kontrolunun elinde olduğunu göstermek amacı ile fırsat kollamaya başlar. Cesareti daha az, korkuları fazla, fiziksel olarak daha güçsüz, genelde de duygularına hakim olabilen insanlar agresif öfke yerine pasif öfke geliştirmeye daha yakındırlar.
Bazen bağırıp çağıran, hakaret eden, yüzü hiddetten kızarmış bir kişinin karşısında sakin duran, cevap vermeyen birisini görür ve gıptayla bakarız. Oysa o öfkesini kusup her şeyi çoktan unutmuşken, karşı taraf intikamını bir gün almak için gizli gizli yöntemler aramaya başlamış olabilir. Sakin kalması, onun öfkelenmediği anlamına gelmez. Sadece o an fazla bir seçeneği olmadığını görerek sabretmektedir; karşısındaki kişi babası, kocası, ağabeyi, patronu, yöneticisi ya da 2 metre boyunda bir azman olabilir. Böyle ortamlarda sakin kalan kişiler mutlaka pasif öfke geliştirecek demek istemiyorum. Çok bilinçli ve kontrollü insanlar var, ama diğer türü de var. Bunun farkında olup kaçınmamız gerekiyor.
Pasif agresiflik ve gizi öfke ile tepki veren kişiler, genellikle de kontrol etmeyi çok seven insanlardır. Onlar bu tip durumları kendi çıkarları için kullanmakta bayağı ustadırlar.
Karşı tarafa direnmiyor gibi görünerek, belli etmeden tamamen farklı bir şey yaparlar veya bir bahane bulup hiçbir şey yapmazlar. Yapmaları gereken şeyleri gönülsüzce yapar, zamana yayar, bahaneler bulurlar. Bu davranışlarını sergilerken aslında şunu ima etmektedirler: “Ne kadar uğraşırsan uğraş, istemediğim bir şeyi bana asla yaptıramazsın.” Genelde despot, duygusuz bir anne veya babaya sahiptirler ve kendilerini rahatsız eden konular hakkında konuşmanın güvenli olmadığına karar vermişlerdir. Sert meslek sahibi insanların çocuklarında görülme ihtimali daha yüksektir.
Bu tip insanlar kendilerinden yanıt beklendiği halde sessiz kalırlar, maillere cevap vermezler, sudan bahaneler bulurlar, kronik unutkanlık gösterirler. Sizin duymak istediklerinizi söyleyip ardından yine kendi bildiklerini yaparlar. Genellikle de tembeldirler, kendi istedikleri kadar çalışırlar. Bu tür kişileri bir an önce işten çıkarmak en hayırlısıdır.
Danışmanlık yaptığım bir firmada pasif öfke geliştirdiğini sonradan anladığımız CFO, kendisine yöneltilen tüm eleştirilere kulak tıkar ve sakin yanıtlar verirdi. “Bir saat içinde başlıyorum.”, “Bugün mutlaka bitireceğim.”, “Bu hafta kesinlikle bitmiş olacak!” der, ama yine yapmazdı. Hatırlatıldığında da, “Unutmuş değilim, elimde başka bir iş var.” şeklinde, karşı çıkamayacağınız bir bahane bulurdu. Yapılması gerekenler yerlerde sürünür, ama tek bir konuda gelişme olmazdı. İsyan ettiğiniz zaman da, “Peki, o zaman şu elimdeki çok önemli işi bırakıyorum ve sizin istediğiniz şeyi yapıyorum. Ancak bu iş zamanında yapılmazsa bundan ben sorumlu değilim. Sorumluluğu üzerinize alıyor musunuz?” türünden tehditler savururdu. Elindeki işin ne kadar vakit alacağını sorduğunuzda yarım saat olduğunu söyler, yarım saat sonra hadi başlayalım dediğinizde de, “Genel Müdür çağırdı.”, “Bankacılar geldi.” diyerek işi yapmamanın bir mantıklı nedenini mutlak bulmayı başarırdı.
Bu kişi, son derece hümanist gözüken, sakin, yumuşak başlı bir insandı. Ancak öyle bir direnç, soğukkanlılık ve ısrarla yapmak istemediklerini yapmamayı başarıyordu ki, sabır taşı çatlatır cinstendi. Asker bir babanın oğluydu. Bu arkadaş döneminde firmadaki bu fonksiyonda problem üzerine problem yığdı. Arkadaş iş bulduğu gün, son maaşını alıp arkasına dahi bakmadan ayrılıverdi.
Afganistan’daki bir şantiyede kullanılan 4×4 ciplerden biri arıza çıkarmıştı. Benzin pompası, askeri üs içindeki şantiye ortamında bulunup değiştirilemediğinden mecburen bir dönem için başka bir araç kiralandı. Cip üç ay boyunca 400 USD’lik parça yüzünden yattı. Kiralanan araca da üç ayda 3600 USD ödendi. Şantiye şefinin tamirin yapılamaması konusunda nedense hep haklı bir nedeni vardı. Arkasında yatan gerçek ben o şantiyeyi ziyaret ettiğimde ortaya çıktı. Şantiye şefi olan mühendis, parçayı bulmuştu. Fiyatı 400 USD idi. Türkiyede bulunan işlerden habersiz mali işler müdürü, birkaç yerden daha fiyat alınmasını istemişti. Şehirden uzak dağlık bir alan, askeri üssün içi, giriş bir gün, çıkış bir gün sürüyor; su bile bulmak zor, parçayı bulduğumuza dua etmeniz gereken bir ortam. Şirket patronunun akrabası olan mali işler müdürü ısrarcı olunca, zaten o zor şartlarda zor çalışan şantiye şefi sinirlenmiş, “Ne haliniz varsa görün!” diyerek parçayı almamış, tamirin peşini bırakmış, bu olay şirkete 400 yerine 400+3600 USD’ye patlamıştı.
Tanıdığım ve ismi iyi bilinen bir iş adamı kendine özgü psikolojik nedenlerle yöneticilerine küser ve onlarla iletişimini keserdi. Bu kişilerin maillerine cevap vermez, telefonlarını açmaz, gördüğünde yüzlerine bakmadan yürür gider yani mobbing yapardı. Sahibi olduğu firmada alınması gereken pek çok karar bu yüzden alınamaz, gecikmeler olur, cezalar gelir, şirket zarar görür ama o aldırmazdı. Biri onu küstürdüyse zarar gören firma sanki kendisinin değil, başkasının imiş gibi davranırdı.
Atanmış olduğum firmalardan birinde de patron, benden önceki genel müdüre küsmüş ve sekiz aydır konuşmuyordu. Patronlar da pasif agresiflik ve gizli öfke biriktirebiliyorlar.
Zekasından emin olduğunuz bazı insanların bir türlü iş yapmamasının, o bölümde işlerin dış nedenler ile aksamasının arkasında birilerinin gizli öfke geliştirmesi de olabilir, bir yöneticinin oldukça titiz incelemesi gereken bir konu bu.