FİNANSAL PİYASALARDAKİ GELİŞMELER

Birikimleri olan herkesin okumasında yarar görüyorum, sonra arzu ettikleri şekilde pozisyon alabilirler.

Birbiriyle belirli bir mantık ile bağlı olmaları gereken göstergeler, piyasalara yapılan müdahaleler ile gittikçe aradaki mantık bağını yitirdiler. Mali piyasalardaki tansiyon bana göre her geçen gün ağır ağır yükseliyor ancak görüldüğü kadarı ile çoğu kişi bunu henüz hissetmiyor.
Piyasalarda döviz bolluğu var gibi görünüyor. Özellikle Moodys’in Türkiye kredi notunu iki kademe birden arttırarak B3 ten B1 e yükseltmesi ve pozitif olarak nitelemesi, sanki ekonominin rahatladığı izlenimini veriyor. Ancak benim hislerim durumun böyle olmadığı yönünde.

Bu nedenle yatırım tavsiyesi olmadan görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım, yanılabilirim de ama uyarılarımı yapacağım.

 

DURUM

Özellikle döviz piyasalarında süren durağanlık bu durumun pek çok insan açısından artık bu iş böyle gider şeklinde kanıksanmasına da neden oldu.

Devlet; uzun süre gücünün üzerinde harcama ve yatırımlar yaptığı için bu parayı hem borçlanarak hem de para basarak finanse ediyor, basılan para enflasyon oluşturuyor, oluşan gerçek enflasyon halka aksettirilmiyor. TUIK’in veri setini nasıl oluşturduğu da ortaya çıktı, isteyenler araştırabilirler Bknz
Gerçi bildiğimiz kadarıyla şu anda yeni alt yapı yatırımları yapılmıyor ancak yapılmış olanların uzun yıllar boyunca yapılacak ödemelerini bütçenin zaten kaldıramadığını görüyoruz. Çanakkale Köprüsü, Karadeniz Otoyolu, Sivas-Ankara-İstanbul hızlı tren hatları ilk aklıma gelenler

  • ENAG, son üç aylık (Nis-May-Haz) mayıs enflasyon oranını %15 olarak açıkladı. Aynı oran TUIK e göre %8,6. Fark % 75
  • ENAG son 12 ayın enflasyonunu %120,66 olarak açıkladı, TUIK’e göre bu oran %71,6. Burada da fark % 60
  • Mayıs başından bu yana piyasadaki para hacmi (Emisyon hacmi) % 18 arttı. Bakınız TCMB Analitik Bilançosu. Diğer bir deyiş ile TCMB son 3 ayda piyasalara büyümeye dayanmayan % 15 civarında karşılıksız para sürdü. Bu çeyrekte GSMH nın % 3-4 civarı artmış olabileceğini öngörüyorum.
  • USD kuruna baktığımızda Mayıs başında 1 $=32,32 Temmuz sonu (28 Tem) 32,96 olduğunu görüyoruz. Artış oranı sadece % 2
  • Türkiye’nin bu yıl ödemesi gereken dış borcu 235 Milyar USD. Bakınız TCMB Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri 

 

Makroda rakamların birbiriyle uyumunun bozulduğunu görüyoruz.

 

Söylenen o ki yurt dışından yoğun döviz girişi oluyor, TCMB rezervlerini sürekli döviz alımı yaparak dolduruyor, eğer bunu da yapmasa döviz daha da düşecek, döviz artık ülke için bolca bulunan bir şey, değerli bir şey değil vs vs vs.

Denilen şu ki  Carry Trade denilen türde kur farklarından kazanç sağlayan sıcak para ülkeye giriyor yani birilerine dövizin artmayacağı sözü verildi dövizinizi getirin TL ye çevirin TL faizi alın dendi, böyle bir durumda yani dövizin artmadığı bir durumda paranızı TL ye yatırırsanız yıllık % 42-49 (aylık %4 oranında) DÖVİZ BAZINDA para kazanma ihtimaliniz oluyor teorik olarak. Teorik diyorum çünkü dövizin ne kadar bu seviyede kalıp kalmayacağını sizler bilmiyorsunuz, bizler bilmiyoruz. Döviz artarsa bu hesap şaşar.

Ben bu konuyu 17 Mayıs tarihinde öngörüp ilgilenenlere uyarılarımı yapmıştım arzu edenler aşağıdaki linkten inceleyebilirler. Ama o dönemde TL ye dönmemiş olanlar için bu işlemin biraz geç ve riskli olduğunu düşünüyorum.

Şu dönemde dövizden TL ye geçmek konusunda tereddütleri olanlara birkaç öneri 17 Mayıs Facebook 

Tüm bu bilgileri bir araya getirdiğimizde şu anda oldukça gözden uzakta görünse bile finansal piyasaların bir anda, bir gecede kırılabilme ihtimalinin de artmış olduğunu ben kendi çapımda görebiliyorum.

Yapısal reformlar yapılıyor mu, devlet bütçesini denkleştirdi mi, kamuda yeterince tasarruf yapılıyor mu bu konulara girmiyorum bile. Sadece gelen sıcak paralar ve içeride basılan banknotlar ile bütçe idare ediliyor gibi görünüyor bana.

Bu doğru bir yaklaşım değil. Zamlar ve enflasyon tam gaz devam ediyorsa ama döviz kurları artmıyorsa herşeyin fiyatı döviz cinsinden de artıyor anlamına gelir, bu da ülkedeki fiyatların yurt dışından daha pahalı hale gelmesi demektir. Ülkede şu anda olan budur, yurt dışından bile pahalı hale gelen ülkede halkın alım gücü kalmadığından STAGFLASYON başlamıştır. Talep düşmesine rağmen fiyatlar artmaktadır. Stagflasyon kolay düzeltilebilecek bir oldu değildir, durgunluk azaltılmak istense enflasyon hortlamakta, enflasyon kontrol altına alınmak istense durgunluk baş göstermektedir. Bugüne kadar piyasa dinamiklerine karşı atılan adımların ağır ağır kümüle olarak ekonomiyi buraya getirdiğini düşünüyorum.  Bu konuyu 2018 yılında yazdığım bir makale ile açıklamış ve sonuçlarının buraya götüreceğini öngörmüştüm Bakınız

Döviz kurunun bu derece düşük tutulmaya çalışılmasının nedeninin de enflasyonun düşük tutulmaya çalışılması olduğunu daha önce de belirtmiştik. Döviz kurundaki her 100 birim artışın 40 biriminin direkt olarak enflasyona yol açtığını biliyoruz, yani döviz kuru % 20 artarsa enflasyon oranı %8 otomatikman artacaktır (enerji ve imalatta kullanılan diğer ithalat maliyetleri sebebi ile)

 

EĞER BİR KIRILMA OLURSA NE ZAMAN OLUR

Eğer olursa Ekim, hatta Kasım’dan önce olabileceğini düşünmüyorum. Ama Kasım 2024-Mart 2025 arası finansal piyasalar için artık kırılma riskleri gördüğümü söyleyebilirim.

Bu bilgilerin ışığında yine yatırım tavsiyesi olmadan elimizdeki değerler ile ne yapalım sorusunu kendime göre cevaplamaya çalışacağım. Dediğim gibi kahin değiliz, tecrübelerimiz ile hissettiklerimizi paylaşıyoruz. Ekonomi yönetimi ise elindeki güçlü enstrümanlarla olabildiğince bu tür kırılımları olabildiğince geciktirebilmeyi başarabiliyor.

 

ELİNDE TL TUTANLAR

Parası TL de faizde duranlar; Eylül-Ekim sonu TL den diğer enstrümanlara geçmeyi düşünsünler derim. Bu arada paranızın faizini de mecbur kalmazsanız yemeyin ana paranızın üzerine ekleyin, çünkü her ne kadar USD bazında kar etmiş görünüyorsanız da, almış olduğunuz faiz enflasyonun çok altında kaldı. Garip olan şeylerden biri bu zaten!  Elinizdeki USD arttı ama paranızın değeri eridi !!!

 

ELİNDE DÖVİZ TUTANLAR

Carry Trade in cazibesine kapılıp paranızı bozup TL ye yatırmayın çünkü bana göre geç kaldınız. Ben bu işi yapın diye Mayıs ayında uyarı yapmıştım. Geç kaldınız dememin sebebi döviz kurunda alım satım farkının %5 civarında olması. Yani bugün döviz bozup 1000 TL alsanız bir buçuk ay sonra faiz ile paranız  1050 TL olacak o fiyata dövize döneyim derseniz yine aynı dövizi alacaksınız. Yani 1,5 ay faiz kazancınız olmayacak. Bu riske girerim derseniz bilemem, olabilir

 

ALTIN

Bana göre Ons bazında altın fiyatı çok yükseldi, 2400 USD/Ons altın geçen yıla göre USD bazında % 20 yükselmiş oldu. Geçen yıl ABD enflasyon oranı ise % 4,1. Evet Çin merkez bankası yoğun altın alıyor, diğer bazı merkez bankaları filan altın topluyor o konuya girmiyorum arzu edenler bu konudaki aşağıda linkini bıraktığım makaleme bakabilirler.

Altın Yatırımı Hakkında Bilinmeyenler

Altın; küresel risklere göre hareket eder. Rusya-Ukrayna, İsrail-Hizbullah, Taiwan-Çin-ABD arasındaki gerginliklere göre altın fiyatlanacaktır. Ancak altın otomatik olarak değil, bilerek ve oldukça dikkatli yatırım yapılması gereken bir alan.

Elinizde fiziksel altın varsa elbette saklayın, sizi kur risklerinden de koruyacaktır. Bunun yanı sıra ülkede çıkabilecek olası bir döviz krizi sonrası bankalardaki döviz kullanma ihtiyacı olmayan kişilerin dövizlerine erişimi sınırlandırılırsa şaşırmam.  Öyle bir durumda fiziksel altın sizleri koruyucu olacaktır çünkü fiyatı ons altın*döviz kuru ile belirlenmektedir.

Ancak hesabi altın, yani bankada bulunan altın fonu bulunduranlar için şu anda dövize dayalı başka varlıklar ile (Eurobond gibi) değiş tokuş yapma ihtimali düşünülebilir. Altın bundan sonra ne derece yukarı çıkar bilemiyorum. Çok büyük uluslararası riskler oluşmazsa ve dünya sakinleşirse uzun süre bu rakamlarda yerinde sayması veya 2000$ lara doğru inmesi de muhtemel olabilir. Gördüğüm kadarı ile büyük para sahipleri, bazı fonlar (balinalar) bir üründen belirli bir kar alıp sonra o ürünü uzun süre nadasa bırakıp başka bir ürüne geçiyorlar. Karlarını hep aynı üründen yapmıyorlar. Bu tür fonlar piyasada bir alım veya satım yaptıklarında bir günde fiyatları % 5 civarında oynatabiliyorlar, bu hareket birkaç gün üst üste yapılırsa piyasalarda bir trend oluşturuyor, küçük yatırımcı da arkasına takılıp gidiyor. Sanki altını bir süre nadasa yatıracaklar gibi geliyor bana. Bu sebeple elinde şu an için olmayıp yeni hesabi altın almayı düşünenler için de, en az bir yıl elde tutmayacaklarsa risk almış olacaklarını söyleyebilirim.

 

GÜMÜŞ

Ben gümüş fiyatının hala düşük olduğunu düşünenlerdenim. Gümüş fiyatları ile altın fiyatları arasında bir oran var. Elbette altın üretimi çok kısıtlı bir maden, gümüş üretimi ise daha bol. Bu nedenle altına yoğun talep olduğunda aynı talebin birebir gümüşe de yönelmesi gerektiğini söyleyemeyiz. Altın ve gümüş her ikisi de sadece yatırım için alınıp saklanan değil tüketilen de madenler (kuyumculuk gibi), özellikle gümüş sanayide altından çok daha yoğun kullanılıyor ve piyasadaki miktarı altına göre çok daha daha fazla azalıyor.

Gümüş fiyatlarının altına oranına yıllar içerisinde baktığımızda; 2018 sonundan bu yana Altın USD/Ons fiyatı % 162 artarken gümüş fiyatı sadece %143 artmış durumda. Yani denge %19 gümüş aleyhine bozuk. Bu oran Mayıs 2023 te neredeyse eşitlenmişti ancak o tarihten bu yana yine %18 açılmış durumda. Elbette bunda devlet merkez bankalarının altına olan aşırı talebinin etkisi büyük. Altına olan yatırımsal talep aynı paralellikte gümüşe yatırımsal talep oluşturmayacaktır çünkü fiziksel olarak gümüşün depolanması ve nakliyesi altına göre 10 kat daha yüksek.  Ancak altın fiyatlarında bir düşme olursa bu düşme gümüş fiyatlarında o çapta olmayacaktır bunu da belirtmek isterim. Bu nedenle bence şu an için gümüş yatırımı altına göre daha az risklidir.
Şunu da belirtelim; gümüş, altına göre çok daha yukarı aşağı iniş çıkışlar yapabilen bir metal. Altın bir günde +/- %1-2 oynarken gümüş +/-%5-7 oynayabiliyor. Bu nedenle hem altın hem de gümüş uzun vadeli (en az bir yıl) yatırımlardır. Bugün aldım yarın düştü şeklinde bakmamanızı öneririm

Özhan Atalay

28/07/2024